19 Nisan 2008 Cumartesi

O bir yönetmen, o bir yazar, o bir muhabir, o bir yeni projeler üretme makinası, O BİR İKİ ÜÇ..... ERSAAAAN ÖZER


İTİRAF.COM


Saklımız gizlimiz kalmasın. Çünkü artık duygularımızı, sıkıntılarımızı ya da sırlarımızı anlatabilmenin çok kolay bir yolu var. Nasıl mı dediniz? Tabiî ki İtiraf.com’ la… Madem artık sırlarımızı itiraf edebileceğimiz bir site var o zaman itiraf.com ‘un nasıl ortaya çıktığını da itiraf etmenin tam zamanı.


Tarih: 20 Ekim 1999. Sabaha karşı 04.00 sularında uykuyla uyanıklık arasında bulunan bir fikir bu. Ama öncesi de var tabii. O dönemde medyada çalışan Ersan Özer'in aklında, içeriğini ziyaretçilerin oluşturacağı, interaktif, her gün güncellenmeye müsait ve popüler olmaya aday bir web sitesi yapma düşüncesi hep varmış.20 Ekim gecesi mi dersiniz, 21 Ekim sabahı mı dersiniz, işte zaman temelleri atılıvermiş itiraf.com'un. Ve sonrasında adım adım gerçekleşen süper bir proje. Hemen yataktan fırlayıp internete bağlanan ve domain boş mu diye bakan Ersan Özer, satın aldıktan sonra çalışmaya başlamış ve sabah 06.00’da dizaynını yapmış sitenin, bu arada hosting için de başvuran Ersan Özer transfer olayı da geldikten sonra yaptıklarını upload etmiş ve site böylelikle online olmuş. Pekiiii, bir insanın günde 16-18 saatini internet başında geçirmesi mümkün mü? Eğer Ersan Özer'den bahsediyorsak evet bu mümkün. Çünkü tabiî ki böyle bir proje uyayarak değil üreterek çıkar değil mi?


Başkalarının itiraflarını okuyun, insanı keşfedin!



1999 Ekim ayından bu yana yayında olan itiraf.com’a, günlük 800 ile 1000 adet itiraf geliyor, ancak bunlardan 60 tanesi yayınlanıyor. Türkiye genelinde internet kullanıcıları arasında kadınların % 17, itiraf.com'daki kadın ziyaretçi oranının ise %43 olduğunu ve . ziyaretçilerinin %41’inin üniversite mezunlarından oluştuğunu anlatıyor Ersan Özer. Sitenin günlük unique (tek) ziyaretçisi ise ortalama 20 bin. Bu rakam haftasonları (yine ortalama) 15 bin’e düşüyor, Pazartesi ve Cuma ise 22-23 bin oluyor. İtiraf.com üç sayfa üzerine kurulu. 1 - Ana sayfadaki 20 itiraf. 2 - Bi de Bunlar Var’daki 20 itiraf. 3 - PlatoniKİM’deki 20 itiraf. 20 bin kişi her gün bu üç sayfayı okumak için itiraf.com’u ziyaret ediyor. Tabii bunları yapan itirafçılarla yazışıyorlar, itiraflarına yapılan özel yorumları okuyorlar vs. Ama sitenin temeli bu üç sayfa üzerine kurulu. Ayrıca,az önce bahsettiğimiz bu üç sayfa her gün 24.00’da güncelleniyor. Eski sayfalar da arşivleniyor tabii. Bu arada, Web dizayn, IT, reklam pazarlama ve ofis hizmetlerini ise EBİ’den alıyor.İtiraf.com'da yapılan sonrasında ziyaretçilerin Türk internet kullanıcısı profilinden farklılık göstermediği görülmüş 5389 kişinin katıldığı bir anket sonrasında elde edilen ziyaretçi verileri ise şöyle olmuş:

- %30’u 20 yaşın altında,

- %53’ü 20-30 yaş,

- %17’si ise 30-60 yaş


1969 İstanbul doğumlu olan Ersan Özer evli ve bir de çocuk babası. Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi’nden 1993 yılında mezun olduktan sonra, 1999 yılına kadar basında çalışmış. Medya macerasına Süper Baba’da asistan olarak başlamış. Daha sonra yazılı basında muhabirlik (Aktüel, GazetePazar), TV programlarında yazarlık (ŞOK, TV Çocuğu), TV programlarında yönetmenlik (Beyaz Show, Laf Lafı Açıyor) ve TV haberciliği (NTV Haber Merkezi) yapmış. 10 parmağında 10 marifet olan İtirafçımızın Parantez Yayınları’ndan çıkan bir de Şehir Efsaneleri adında bir kitabı da var. Gel zaman git zaman İtiraf.com macerasından sonra İtirafçımız, yeniden kendini televizyon dünyasında bulmuş.Araya reklamcılık ve birkaç yapımdan sonra yine nete geri dönüşü bulunduğunuz şehre özel ilk arkadaşlık sitesi fikri olan istanbul.net, ankara.net ve izmir.net ile yapmış. Rakipleri denemez ama yinede lafın gelişi olarak söyleyelim siberalem ve artık adını duyunca tüyleri ürperten bir başka arkadaşlık sitesi olan yonja.com karşısında oldukça başarılı bizim muhabir, yazar, yönetmen, baba … Ersan Özer.



Ersan Özer'in bu süper üçü bir aradasının amacı ne acaba?
(İstanbul.net, Ankara.net ve İzmir.net)



Bu siteler bayanlara ücretsizken, baylar üye olmak için belli bir miktar para ödemek zorundalar.(işte pozitif, işte ayrımcılık :))))) Sitede ki bayan sayısı yaklaşık 34.000 ile 40.000 arasında. 2 senede 250.000 kişiden para kazanmışlar bu arada yönetim bayanların elinde eğer amacından sapanlar olursa güvenlikten sorumlu 2 bayan bu amacından sapanları yakalamakla görevli.


Üye sayılarına gelince;
istanbul.net:1,361,589


izmir.net: 773,884


ankara.net: 412,271


Sitede;
-İlçeye ve semte göre arkadaş da arayabilme olanağı mevcut.


-Profilinizi gezenleri takip edebilirsiniz.


-Sizi favori listesine ekleyenleri görebilirsiniz.


Ancak bir takım prosedürler de yok değil. Örneğin, herhangi bir üyeye mesaj atmak istiyoruz, o zaman her 3 site de geçerli olan gold üye olma şartı var.Yani parayı veren düdüğü çalar mantığıyla istediğiniz her şeyi yapabileceksiniz, tüm opsiyonları kullanabileceksiniz.
Bu arada, girişimci ruha sahip olmanın da bir bedeli var dimi yani. Aklınıza yahu bu Ersan Özer’de çok şanslıymış demeyin çünkü bizzat şahsen kendisi, istanbul.net alan adı için 35.000$, izmir.net için 1000$ ve ankara.net içinde tam 25.000$ vermiş.Gelelim alan adının ilginç ve akılda kolayca kalabilmesiyle başarı faktörleri arasında gösterilen, uzmantv'ye.




İzlediklerimiz akılda kalır!!! Uzman.TV



İstanbul.net’in kazancını olumsuz etkileyen ve de devamlı yatırım yapılan bir site. Soru cevap şeklinde bilgi verici siteler yurt dışında yaygın fakat Türkiye’de maalesef değil işte sitenin amacı da burada saklı.
UzmanTV'de, 20 kişilik bir ekip uzmanları buluyor. Daha sonra 2 çekim ekibi ve 1 yönetmen, uzmana gidiyor ve editörün önceden hazırladığı sorulanarı yöneltiyor.Günde 2 ekip görev yapıyor, yaklaşık 6 uzmanla 12 çekim yapılıyor.4 ekip de montajda görevli.
Her şey tamamlanınca anda UzmanTV "olmuş" denilicek. Yani bütün ansiklopedik bilgilere ulaşabildiğimiz bir wikipedia olduğu takdirde… Bu oluştuktan sonra sitede eğitimler yer alacak ve bu eğitimler DVD fiyatına satılacak. Uzmantv ve niceleri için; Kolay Gelsin...

14 Nisan 2008 Pazartesi

Herhangibir ürüne sahip olmak ya da satmak için TIKLAMANIZ yeterli!!!

SAHİBİNDEN.COM

Cooker cinsi bir köpeğim var yavruladı ve onlara bakabilicek hayvanseverler arıyorum mu diyorsunuz? Ya da çok beğenerek giymiş olduğunuz bir elbiseniz var ama artık size küçük geliyor ve heba olmasını da istemeyip vericek birini mi arıyorsunuz ? Ya da otomobilinizi satmak veya ikinci el bir araba mı satın almak istiyorsunuz. O zaman sıkı durun çünkü size bütün bu dilediklerinizi yapabileceğiniz bir site ismi söylemek istiyorum. Sahibinden.Com. Evet, ev eşyasından giyime , hayvanlar aleminden , elektronik eşyalara , mobilyadan otomobile motosikletle ilgili giyim eşyasından kardan adam dahil aklınıza gelebilicek her türlü ürünü bu sitede bulmak mümkün yani Sahibinden.com'da. Artık ayaklarımıza kara sular inene kadar dolaşmak yok çünkü sahip olmak istediğimiz herhangibir ürün bize bir tık kadar yakın!!!

Sahibinden ama Kimden

Peki kimin aklına geldi Sahibinden.com’u kurmak ? Üniversiteyi ABD'de okuyan Taner Aksoy Türkiye'ye döndüğünde kendi işini kurduktan sonra otomobilini satmak için gazeteye ilan vermek istedi. Ancak gazete ilanlarının kendisi gibi otomobil tutkunlarının istediği detayları içermediğini gördü ve bu ihtiyaca yönelik internette bir site açmaya karar verdi .Ve bugün Türkiye’nin en büyük ve en güvenilir e-ticaret portallarından biri olan sahibinden.com’u bize kazandırdı. Eskiden ne kadar da zordu. Elimizden çıkarmak istediğimiz bir ürünle ilgili sadece gazetelere ilan verebiliyorduk. Bu da elbette ki hem zaman açısından, hem içerdikleri bilgilerin kısa oluşu hem de ulaştırılabilirliğin her daim sınırlı oluşu bizler için olumsuzluk teşkil ediyordu. Bütün bunlar bir yana bir de gazetelere ilan vermek birkaç kelimeden sonra paralıydı. Ama sıkı durun çünkü az önce saydığımız olumsuz durumları olumlu bir hale çevirmek artık Sahibinden.com’la çok ama çok kolay. Otuz beş ayrı kategoride altı yüz bine yakın ilan ile kullanıcılarına sunulan sahibinden.com’a üye olmak, ilan vermek ücretsiz; ilanları okumak ise üyelik dahi gerektirmiyor. Sisteme girilen tüm ilanlar teker teker kontrolden geçirilerek yasaklıklar kategorisine girip girmedikleri belirleniyor, ardından sitede 8 hafta süresince yayınlanıyor. Sekiz haftanın sonunda ilanın sahibi ile irtibata geçilerek geri bildirim alınıyor, ilan ya sistemden kaldırılıyor ya da 8 hafta süreyle daha yayınlanıyor.


Sahibinden.Com’da kullanıcı güveni de çok önemli. Bu güveni, call-center hizmeti sunarak sağlamayı başarmışlar. Bu hizmet 7 gün 24 saat boyunca çalışmaktadır ayrıca ilan düzeltmeleri, güncellemeleri konusunda da en geç 12 saat içinde yanıt verebilmektedirler. Sahibinden.com’da bireysel olarak verilen reklamların yanı sıra kurumsal müşterilerin de reklamlarını görebilmek mümkün. Ayrıca kurumsal müşteriler belirli bir ücret karşılığında sanal mağaza da açabilmekteler. 2600 sanal mağazanın mevcut olduğu sitede en fazla ücret yıllık 950 YTL ile emlak ve vasıta mağazalarından alınıyor. Konut projelerinden ise aylık ücret alınıyor. Site gelirinin bir diğer kısmı ise vitrine çıkmak isteyen ilanlardan alınan ücretlerden sağlanıyor. Sanal mağaza sahipleri ödedikleri ücret karşılığında da mağazalarını konumlandırabiliyorlar. Sahibinden.com projesinde hedeflenen, alıcı ve satıcının bir arada bulunduğu, online ilan verilebilen bir platform oluşturmak. Bu nedenle siteyi başarıya ulaştıracak en önemli faktörlerden biri sitede yer alan ilan sayısı. Bunun için ilk olarak yayınlanacak ilan arayışına girilmiş ve yerel ve ulusal tüm gazetelerdeki ilanların sahipleri ile iletişime geçilerek siteye ilanlarının konması için izin alınmış. Ayrıca ek olarak belirtmekte fayda var, site 3 kişi ile çıktığı yola şimdi 50 çalışanıyla devam ediyor. Pazarlama, muhasebe ve yazılım bölümleri bulunan şirkette sadece call-center bölümünde 15 kişi çalışıyor. Bu da müşteri memnuniyeti açısından oldukça önemli.


Reklamlar Reklamlar Reklamlar

Sahibinden.com ilk reklamını 2001 senesinde 400 billboard kiralayarak yaptı. Doğal olarak da reklamların olumlu etkilerini büyük ölçüde yaşadı. İkinci reklam kampanyasını da 2007 senesinin Haziran ayında bir ay süreyle yürüttü. Sitesinin başarılı olmasında site yönetiminin gayretleri yanında, her konuda hassas davranması da oldukça önemli. Örneğin; eğer bir kişi bireysel olarak 5 ilandan fazla ilan vermişse site tarafından tapu, ruhsat ve buna benzer bazı belgeler istenilmekte.


Ayrıca bir ilanın gerçekten “sahibinden” olmadığını düşünüyorsanız bunu site yönetimine iletebiliyorsunuz. Bu konuda site kullanıcılarının hassasiyeti ve vereceği destek de çok önemli.
Sitede fotoğraf ve video özellikli ilan verilebilmesi açısından çok büyük görsel avantaja sahip. Hatta fotoğrafsız ilan kalmaması için bile kullanıcılara belirli bir ücret karşılığı foto kurye hizmeti de verilmekte. Özellikle emlak ilanlarında tercih edilen bu sistem sayesinde mekanın 180 derece görüntüsünü yayınlamak da mümkün. Sahibinden.com ayda 410 milyon sayfa gösterimine ve 5.600.000 tekil ziyaretçiye sahip. Günlük sayfa görüntülenme sayısı ise yaklaşık 13 milyon. İlanların %80’i emlak ve vasıta kategorisinden yayınlanıyor. Kullanıcıların ortalama sitede kalma süresi ise 12 dakika ve ortalama kişi başına 22-23 sayfa görüntüleniyor. Site gelirinin %70’ini de emlak ve vasıta kategorileri oluşturuyor. Yönetim kurulu üyesi ve Taner Aksoy'un kardeşi Mert Aksoy, sahibinden.com'da saatlerce dolaşmadan istediğiniz semtteki satılık evleri ya da her gün eklenen taze 3 bin 500 ilan içinden sizi ilgilendiren ürünleri görmenin mümkün olduğunu söylüyor. Üstelik aldığınız ya da sattığınız eşyalar için de, hiçbir komisyon ödemiyorsunuz. Sahibinden.com'da üyeler, evlerinde yaptıkları takılardan ördükleri kazaklara kadar her şeyi yine ilan ücreti ödemeden satabiliyor. Sitenin günlük sayfa açılım sayısı ise tam 8 milyon.


Haliyle Rakipler…

Bu kadar geniş bir ticaret portalına sahip olan bir sitenin rekabet içinde olması da çok doğal. Site liderliği vasıta kategorisinde almış durumunda fakat emlak kategorisinde Hürriyetemlak.com ile sıkı bir rekabet içinde. Fakat Sahibinden.com rakiplerinden ürün çeşitliliği ve güvenilirliği ile farklılaşıyor.

Sahibinden.com’un Hedefi 1 Milyon ÜyeÜniversiteyi ABD’de okuyan Taner Aksoy’un 2000’de kurduğu Sahibinden.com, günde 200 bin kişi ağırlıyor, siteye her gün 3 binden fazla ilan ekleniyor. Sahibinden.com Genel Müdürü Müge Seymen, 100 bine yakın kategoride ürün sunduklarını ve son olarak videolu görüntü hizmetini başlattıklarını söylüyor. Sitenin hedefi üye sayısını 700 binden 1 milyona çıkarmak. Seymen Türkiye’de internetin önünü kesen iki büyük problemin altyapı ve güven olduğunu belirtiyor: “Kullanıcıların güvenini kazanmak için şirketlerin daha dikkatli, yaratıcı, çözüm odaklı ve yeni projeler geliştiren bir yapıya sahip olması gerekli. Türkiye’de internet üzerinden alışveriş eğilimi artıyor. Bunun iyi değerlendirilmesi gerektiğine inanıyoruz.”

Fazla Söze Gerek Yok!! O biiiirrr GOOGLE…


Arkadaşlar aramızda Google’ı ziyaret etmeyen var mı? Yok mu? Evet, bu cevabı duyabiliyorum çünkü Google herkes için vazgeçilmez bir arama motoru servisi haline geldi. Hepimiz günde en az bir ya da iki kere Google’ı ziyaret edip ordan sayısız bilgilere ulaşmaya çalışıyoruz. Peki acaba hiç şöyle dediniz mi dünyada en çok kullanılan bu arama motorunu sizde kullanırken ? Yahu ben bu Google’ı kullanıyorum ama acaba bu nasıl kuruldu kim kurdu ya da kimler tarafından kuruldu ve acaba ismi neden Google kimin aklına gelmiş Google demek diye ? Evet mi? O zaman sıkı durun çünkü sizleri çok ilginç bir hikâye bekliyor…

Evvel zaman içinde Larry Page ve Sergey Brin adında iki üniversite öğrencisi varmış. Bu iki üniversite öğrencisi hiç mi hiç anlaşamazlarmış. Hep fikir ayrılığına düşerler ve münakaşa ederlermiş fakat bir gün nasıl olduysa bu iki genç bir noktada birleşmiş ve ortaya harika bir fikir atmışlar. Bu fikrin sonucunda BackRub (sırtı ovmak) adında bir arama motoru ortaya çıkmış. Bu arama motorunun en önemli özelliği, arama botlarının girilen bir web sitesinin arka plandaki linklerini bulup, analiz edebilmesiymiş. Ayrıca bunun hızlı ve sade olması gerektiğini de düşünmüşler. 1998 yılında Larry ve Sergey motorlarını daha da geliştirdikten sonra, arama motorlarının hafızaya aldığı verileri depolayacak yeterli miktarda sabit disk almak istiyorlarmış. Fakat ne yazık ki yeterli paraları yokmuş. Haliyle bu bizim iki kafadar da, çok ucuza buldukları tam 1 terabyte'lık (1000GB) diskleri kredi kartlarıyla satın almışlar. Artık kabuğuna sığmayan bu iki arkadaş, önce Yahoo'nun kurucusu ve sahibi David Filo'ya danışmışlar. Fakat sadece danışmakla kalmışlar çünkü Filo, bu iki gencin ileride başına dert olabileceğini hiç mi hiç hesaba katmamış. Yahoo ile görüşmelerinde umduklarını bulamayan iki maceperest bu kez rotalarını Sun Mycrosystems firmasının kurucusu olan Andy Bechtolshelm’e çevirmişler. Bu görüşmede Google tasarımcıları Bechtolshelm’in hem övgülerini, hem de 100.000$’lık çekini almışlar. Fakat kader bu ya Larry ve Sergey, bir firma sahibi olamadıkları için bu yaklaşık 100.000$ ‘lık çeki hesaplarına aktaramamışlar. Tüm olup bitenlerin üzerine Larry Page ve Sergey Brin, “BackRub” Türkçe’de sırtı ovmak manasına gelen ilk şirketlerini kurmuşlar. Bu iki dahimizin matematiğe karşı aşırı ilgilerinden olacak, matematikte sonsuz sayıyı temsil eden, Milton Sirrota tarafından, Kasnel ve James Newman’ın yayınlamış oldukları "Matematik ve Hayal Gücü" adlı kitapla ünlenen googol kelimesinin üzerinde oynamaları sonucu site için google adını uygun bulmuşlar. Logo renklerinin ilginç anlamı da parasızlıktan Legolarla yaptıkları bilgisayar kasasında saklıymış.

Ve beklenen gün gelmiş Eylül 1998 ‘de, Google Inc adı altında bu şirketi kurmuşlar… Bundan sonrada güzel günler artık kapıdaymış. Daha bir yaşını doldurmadan Google, Time dergisinin en iyi 10 teknoloji şirketi arasında kendine yer bulmuş. 2000 yılının ortalarında ise Google İngilizce dışında 10 dilde daha arama yapma imkanı verecek şekilde geliştirilmiş. Bu yılın sonlarında program “ en iyi internet buluşu” ödülüne değer görülmüş ve Google’ın tarama yaptığı site sayısı 1,3 milyara ulaşmış.

Ne dersiniz ilginç bir hikaye değil mi? Stanford Üniversitesi bilgisayar bölümü öğrencileri ve Google.com’un kurucuları olan iki girişimci ruhun birbirleri ile farklı fikirlere sahip olmaları ortaya bugün kullandığımız gelişmiş arama motorunun ortaya çıkmasını sağladı.Peki bugün internet kullanıcıları arama motoru olarak niçin en çok Google’ı tercih ediyor? Cevap oldukça basit, çünkü tasarımı oldukça sade ve kullanımı da bir o kadar kolay. En doğru bilgilere en hızlı şekilde ulaşabiliyoruz. Tabi bütün bunlar için sadece algoritmalar yeterli olmuyor. Çünkü kendi kendine öğrenen ve kendini geliştiren bir algoritmanın gerekliliğine inanıyorlar e haliyle sürekli olarak da arama motorunu güncelliyorlar. Internette müşteri sadakatinin de düşük olmasından ötürü sürekli gelişim ve yeniliğin şart olduğunu düşünüyorlar. Google şu anda kazancının büyük bölümünü arama sonuçlarında ki reklamlar ve adwords hizmetinden elde ediyor. Dikkat çekici, bilgilendirici, eğlenceli, kişinin kendiyle ilgili reklamların internet ortamında sunulması diğer reklam mecralarına göre daha kolay ve sonuçları daha etkili olduğu için internette reklam trendinde hızlı bir artış bulunuyor. Google, şu an dünya çapında kimi zamanlarda saniyede 2 bin arama sayısına ulaşmış durumda. Aramaların yarısı ABD'den gerçekleşirken, aramada 100'e yakın ayrı dil kullanılabilmekte. 4 milyardan fazla internet belge sayfası yarım saniyede taranabilmekte.

Ayrıca, günümüzde kullanıcıların bilgi çağını yönettikleri düşünülürse Google'ın müşterilere verdiği önemin sebebi de anlaşılmaktadır. İnternette 10 yıl önce 70 milyon kullanıcı varken bugün bu sayı 1.2 milyara ulaşmış durumda. Öte yandan Google için kullanıcı tabanlı içerik çok önemli. Bu sebepten dolayı bloglar ve forumlar arama sonuçlarında üstte yer alıyor.

24 yaşlarında olan Sergey Brin ve Larry Page ‘in küçük bir garajda Google devini oluşturma serüvenini işte böyle. Demek ki neymiş, bir insanı başarılı kılan yapmak istedikleri işin peşinden koşacak özgür bir alana sahip olmak ve girişimcilik ruhunu yakalamakmış…