19 Nisan 2008 Cumartesi

O bir yönetmen, o bir yazar, o bir muhabir, o bir yeni projeler üretme makinası, O BİR İKİ ÜÇ..... ERSAAAAN ÖZER


İTİRAF.COM


Saklımız gizlimiz kalmasın. Çünkü artık duygularımızı, sıkıntılarımızı ya da sırlarımızı anlatabilmenin çok kolay bir yolu var. Nasıl mı dediniz? Tabiî ki İtiraf.com’ la… Madem artık sırlarımızı itiraf edebileceğimiz bir site var o zaman itiraf.com ‘un nasıl ortaya çıktığını da itiraf etmenin tam zamanı.


Tarih: 20 Ekim 1999. Sabaha karşı 04.00 sularında uykuyla uyanıklık arasında bulunan bir fikir bu. Ama öncesi de var tabii. O dönemde medyada çalışan Ersan Özer'in aklında, içeriğini ziyaretçilerin oluşturacağı, interaktif, her gün güncellenmeye müsait ve popüler olmaya aday bir web sitesi yapma düşüncesi hep varmış.20 Ekim gecesi mi dersiniz, 21 Ekim sabahı mı dersiniz, işte zaman temelleri atılıvermiş itiraf.com'un. Ve sonrasında adım adım gerçekleşen süper bir proje. Hemen yataktan fırlayıp internete bağlanan ve domain boş mu diye bakan Ersan Özer, satın aldıktan sonra çalışmaya başlamış ve sabah 06.00’da dizaynını yapmış sitenin, bu arada hosting için de başvuran Ersan Özer transfer olayı da geldikten sonra yaptıklarını upload etmiş ve site böylelikle online olmuş. Pekiiii, bir insanın günde 16-18 saatini internet başında geçirmesi mümkün mü? Eğer Ersan Özer'den bahsediyorsak evet bu mümkün. Çünkü tabiî ki böyle bir proje uyayarak değil üreterek çıkar değil mi?


Başkalarının itiraflarını okuyun, insanı keşfedin!



1999 Ekim ayından bu yana yayında olan itiraf.com’a, günlük 800 ile 1000 adet itiraf geliyor, ancak bunlardan 60 tanesi yayınlanıyor. Türkiye genelinde internet kullanıcıları arasında kadınların % 17, itiraf.com'daki kadın ziyaretçi oranının ise %43 olduğunu ve . ziyaretçilerinin %41’inin üniversite mezunlarından oluştuğunu anlatıyor Ersan Özer. Sitenin günlük unique (tek) ziyaretçisi ise ortalama 20 bin. Bu rakam haftasonları (yine ortalama) 15 bin’e düşüyor, Pazartesi ve Cuma ise 22-23 bin oluyor. İtiraf.com üç sayfa üzerine kurulu. 1 - Ana sayfadaki 20 itiraf. 2 - Bi de Bunlar Var’daki 20 itiraf. 3 - PlatoniKİM’deki 20 itiraf. 20 bin kişi her gün bu üç sayfayı okumak için itiraf.com’u ziyaret ediyor. Tabii bunları yapan itirafçılarla yazışıyorlar, itiraflarına yapılan özel yorumları okuyorlar vs. Ama sitenin temeli bu üç sayfa üzerine kurulu. Ayrıca,az önce bahsettiğimiz bu üç sayfa her gün 24.00’da güncelleniyor. Eski sayfalar da arşivleniyor tabii. Bu arada, Web dizayn, IT, reklam pazarlama ve ofis hizmetlerini ise EBİ’den alıyor.İtiraf.com'da yapılan sonrasında ziyaretçilerin Türk internet kullanıcısı profilinden farklılık göstermediği görülmüş 5389 kişinin katıldığı bir anket sonrasında elde edilen ziyaretçi verileri ise şöyle olmuş:

- %30’u 20 yaşın altında,

- %53’ü 20-30 yaş,

- %17’si ise 30-60 yaş


1969 İstanbul doğumlu olan Ersan Özer evli ve bir de çocuk babası. Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi’nden 1993 yılında mezun olduktan sonra, 1999 yılına kadar basında çalışmış. Medya macerasına Süper Baba’da asistan olarak başlamış. Daha sonra yazılı basında muhabirlik (Aktüel, GazetePazar), TV programlarında yazarlık (ŞOK, TV Çocuğu), TV programlarında yönetmenlik (Beyaz Show, Laf Lafı Açıyor) ve TV haberciliği (NTV Haber Merkezi) yapmış. 10 parmağında 10 marifet olan İtirafçımızın Parantez Yayınları’ndan çıkan bir de Şehir Efsaneleri adında bir kitabı da var. Gel zaman git zaman İtiraf.com macerasından sonra İtirafçımız, yeniden kendini televizyon dünyasında bulmuş.Araya reklamcılık ve birkaç yapımdan sonra yine nete geri dönüşü bulunduğunuz şehre özel ilk arkadaşlık sitesi fikri olan istanbul.net, ankara.net ve izmir.net ile yapmış. Rakipleri denemez ama yinede lafın gelişi olarak söyleyelim siberalem ve artık adını duyunca tüyleri ürperten bir başka arkadaşlık sitesi olan yonja.com karşısında oldukça başarılı bizim muhabir, yazar, yönetmen, baba … Ersan Özer.



Ersan Özer'in bu süper üçü bir aradasının amacı ne acaba?
(İstanbul.net, Ankara.net ve İzmir.net)



Bu siteler bayanlara ücretsizken, baylar üye olmak için belli bir miktar para ödemek zorundalar.(işte pozitif, işte ayrımcılık :))))) Sitede ki bayan sayısı yaklaşık 34.000 ile 40.000 arasında. 2 senede 250.000 kişiden para kazanmışlar bu arada yönetim bayanların elinde eğer amacından sapanlar olursa güvenlikten sorumlu 2 bayan bu amacından sapanları yakalamakla görevli.


Üye sayılarına gelince;
istanbul.net:1,361,589


izmir.net: 773,884


ankara.net: 412,271


Sitede;
-İlçeye ve semte göre arkadaş da arayabilme olanağı mevcut.


-Profilinizi gezenleri takip edebilirsiniz.


-Sizi favori listesine ekleyenleri görebilirsiniz.


Ancak bir takım prosedürler de yok değil. Örneğin, herhangi bir üyeye mesaj atmak istiyoruz, o zaman her 3 site de geçerli olan gold üye olma şartı var.Yani parayı veren düdüğü çalar mantığıyla istediğiniz her şeyi yapabileceksiniz, tüm opsiyonları kullanabileceksiniz.
Bu arada, girişimci ruha sahip olmanın da bir bedeli var dimi yani. Aklınıza yahu bu Ersan Özer’de çok şanslıymış demeyin çünkü bizzat şahsen kendisi, istanbul.net alan adı için 35.000$, izmir.net için 1000$ ve ankara.net içinde tam 25.000$ vermiş.Gelelim alan adının ilginç ve akılda kolayca kalabilmesiyle başarı faktörleri arasında gösterilen, uzmantv'ye.




İzlediklerimiz akılda kalır!!! Uzman.TV



İstanbul.net’in kazancını olumsuz etkileyen ve de devamlı yatırım yapılan bir site. Soru cevap şeklinde bilgi verici siteler yurt dışında yaygın fakat Türkiye’de maalesef değil işte sitenin amacı da burada saklı.
UzmanTV'de, 20 kişilik bir ekip uzmanları buluyor. Daha sonra 2 çekim ekibi ve 1 yönetmen, uzmana gidiyor ve editörün önceden hazırladığı sorulanarı yöneltiyor.Günde 2 ekip görev yapıyor, yaklaşık 6 uzmanla 12 çekim yapılıyor.4 ekip de montajda görevli.
Her şey tamamlanınca anda UzmanTV "olmuş" denilicek. Yani bütün ansiklopedik bilgilere ulaşabildiğimiz bir wikipedia olduğu takdirde… Bu oluştuktan sonra sitede eğitimler yer alacak ve bu eğitimler DVD fiyatına satılacak. Uzmantv ve niceleri için; Kolay Gelsin...

14 Nisan 2008 Pazartesi

Herhangibir ürüne sahip olmak ya da satmak için TIKLAMANIZ yeterli!!!

SAHİBİNDEN.COM

Cooker cinsi bir köpeğim var yavruladı ve onlara bakabilicek hayvanseverler arıyorum mu diyorsunuz? Ya da çok beğenerek giymiş olduğunuz bir elbiseniz var ama artık size küçük geliyor ve heba olmasını da istemeyip vericek birini mi arıyorsunuz ? Ya da otomobilinizi satmak veya ikinci el bir araba mı satın almak istiyorsunuz. O zaman sıkı durun çünkü size bütün bu dilediklerinizi yapabileceğiniz bir site ismi söylemek istiyorum. Sahibinden.Com. Evet, ev eşyasından giyime , hayvanlar aleminden , elektronik eşyalara , mobilyadan otomobile motosikletle ilgili giyim eşyasından kardan adam dahil aklınıza gelebilicek her türlü ürünü bu sitede bulmak mümkün yani Sahibinden.com'da. Artık ayaklarımıza kara sular inene kadar dolaşmak yok çünkü sahip olmak istediğimiz herhangibir ürün bize bir tık kadar yakın!!!

Sahibinden ama Kimden

Peki kimin aklına geldi Sahibinden.com’u kurmak ? Üniversiteyi ABD'de okuyan Taner Aksoy Türkiye'ye döndüğünde kendi işini kurduktan sonra otomobilini satmak için gazeteye ilan vermek istedi. Ancak gazete ilanlarının kendisi gibi otomobil tutkunlarının istediği detayları içermediğini gördü ve bu ihtiyaca yönelik internette bir site açmaya karar verdi .Ve bugün Türkiye’nin en büyük ve en güvenilir e-ticaret portallarından biri olan sahibinden.com’u bize kazandırdı. Eskiden ne kadar da zordu. Elimizden çıkarmak istediğimiz bir ürünle ilgili sadece gazetelere ilan verebiliyorduk. Bu da elbette ki hem zaman açısından, hem içerdikleri bilgilerin kısa oluşu hem de ulaştırılabilirliğin her daim sınırlı oluşu bizler için olumsuzluk teşkil ediyordu. Bütün bunlar bir yana bir de gazetelere ilan vermek birkaç kelimeden sonra paralıydı. Ama sıkı durun çünkü az önce saydığımız olumsuz durumları olumlu bir hale çevirmek artık Sahibinden.com’la çok ama çok kolay. Otuz beş ayrı kategoride altı yüz bine yakın ilan ile kullanıcılarına sunulan sahibinden.com’a üye olmak, ilan vermek ücretsiz; ilanları okumak ise üyelik dahi gerektirmiyor. Sisteme girilen tüm ilanlar teker teker kontrolden geçirilerek yasaklıklar kategorisine girip girmedikleri belirleniyor, ardından sitede 8 hafta süresince yayınlanıyor. Sekiz haftanın sonunda ilanın sahibi ile irtibata geçilerek geri bildirim alınıyor, ilan ya sistemden kaldırılıyor ya da 8 hafta süreyle daha yayınlanıyor.


Sahibinden.Com’da kullanıcı güveni de çok önemli. Bu güveni, call-center hizmeti sunarak sağlamayı başarmışlar. Bu hizmet 7 gün 24 saat boyunca çalışmaktadır ayrıca ilan düzeltmeleri, güncellemeleri konusunda da en geç 12 saat içinde yanıt verebilmektedirler. Sahibinden.com’da bireysel olarak verilen reklamların yanı sıra kurumsal müşterilerin de reklamlarını görebilmek mümkün. Ayrıca kurumsal müşteriler belirli bir ücret karşılığında sanal mağaza da açabilmekteler. 2600 sanal mağazanın mevcut olduğu sitede en fazla ücret yıllık 950 YTL ile emlak ve vasıta mağazalarından alınıyor. Konut projelerinden ise aylık ücret alınıyor. Site gelirinin bir diğer kısmı ise vitrine çıkmak isteyen ilanlardan alınan ücretlerden sağlanıyor. Sanal mağaza sahipleri ödedikleri ücret karşılığında da mağazalarını konumlandırabiliyorlar. Sahibinden.com projesinde hedeflenen, alıcı ve satıcının bir arada bulunduğu, online ilan verilebilen bir platform oluşturmak. Bu nedenle siteyi başarıya ulaştıracak en önemli faktörlerden biri sitede yer alan ilan sayısı. Bunun için ilk olarak yayınlanacak ilan arayışına girilmiş ve yerel ve ulusal tüm gazetelerdeki ilanların sahipleri ile iletişime geçilerek siteye ilanlarının konması için izin alınmış. Ayrıca ek olarak belirtmekte fayda var, site 3 kişi ile çıktığı yola şimdi 50 çalışanıyla devam ediyor. Pazarlama, muhasebe ve yazılım bölümleri bulunan şirkette sadece call-center bölümünde 15 kişi çalışıyor. Bu da müşteri memnuniyeti açısından oldukça önemli.


Reklamlar Reklamlar Reklamlar

Sahibinden.com ilk reklamını 2001 senesinde 400 billboard kiralayarak yaptı. Doğal olarak da reklamların olumlu etkilerini büyük ölçüde yaşadı. İkinci reklam kampanyasını da 2007 senesinin Haziran ayında bir ay süreyle yürüttü. Sitesinin başarılı olmasında site yönetiminin gayretleri yanında, her konuda hassas davranması da oldukça önemli. Örneğin; eğer bir kişi bireysel olarak 5 ilandan fazla ilan vermişse site tarafından tapu, ruhsat ve buna benzer bazı belgeler istenilmekte.


Ayrıca bir ilanın gerçekten “sahibinden” olmadığını düşünüyorsanız bunu site yönetimine iletebiliyorsunuz. Bu konuda site kullanıcılarının hassasiyeti ve vereceği destek de çok önemli.
Sitede fotoğraf ve video özellikli ilan verilebilmesi açısından çok büyük görsel avantaja sahip. Hatta fotoğrafsız ilan kalmaması için bile kullanıcılara belirli bir ücret karşılığı foto kurye hizmeti de verilmekte. Özellikle emlak ilanlarında tercih edilen bu sistem sayesinde mekanın 180 derece görüntüsünü yayınlamak da mümkün. Sahibinden.com ayda 410 milyon sayfa gösterimine ve 5.600.000 tekil ziyaretçiye sahip. Günlük sayfa görüntülenme sayısı ise yaklaşık 13 milyon. İlanların %80’i emlak ve vasıta kategorisinden yayınlanıyor. Kullanıcıların ortalama sitede kalma süresi ise 12 dakika ve ortalama kişi başına 22-23 sayfa görüntüleniyor. Site gelirinin %70’ini de emlak ve vasıta kategorileri oluşturuyor. Yönetim kurulu üyesi ve Taner Aksoy'un kardeşi Mert Aksoy, sahibinden.com'da saatlerce dolaşmadan istediğiniz semtteki satılık evleri ya da her gün eklenen taze 3 bin 500 ilan içinden sizi ilgilendiren ürünleri görmenin mümkün olduğunu söylüyor. Üstelik aldığınız ya da sattığınız eşyalar için de, hiçbir komisyon ödemiyorsunuz. Sahibinden.com'da üyeler, evlerinde yaptıkları takılardan ördükleri kazaklara kadar her şeyi yine ilan ücreti ödemeden satabiliyor. Sitenin günlük sayfa açılım sayısı ise tam 8 milyon.


Haliyle Rakipler…

Bu kadar geniş bir ticaret portalına sahip olan bir sitenin rekabet içinde olması da çok doğal. Site liderliği vasıta kategorisinde almış durumunda fakat emlak kategorisinde Hürriyetemlak.com ile sıkı bir rekabet içinde. Fakat Sahibinden.com rakiplerinden ürün çeşitliliği ve güvenilirliği ile farklılaşıyor.

Sahibinden.com’un Hedefi 1 Milyon ÜyeÜniversiteyi ABD’de okuyan Taner Aksoy’un 2000’de kurduğu Sahibinden.com, günde 200 bin kişi ağırlıyor, siteye her gün 3 binden fazla ilan ekleniyor. Sahibinden.com Genel Müdürü Müge Seymen, 100 bine yakın kategoride ürün sunduklarını ve son olarak videolu görüntü hizmetini başlattıklarını söylüyor. Sitenin hedefi üye sayısını 700 binden 1 milyona çıkarmak. Seymen Türkiye’de internetin önünü kesen iki büyük problemin altyapı ve güven olduğunu belirtiyor: “Kullanıcıların güvenini kazanmak için şirketlerin daha dikkatli, yaratıcı, çözüm odaklı ve yeni projeler geliştiren bir yapıya sahip olması gerekli. Türkiye’de internet üzerinden alışveriş eğilimi artıyor. Bunun iyi değerlendirilmesi gerektiğine inanıyoruz.”

Fazla Söze Gerek Yok!! O biiiirrr GOOGLE…


Arkadaşlar aramızda Google’ı ziyaret etmeyen var mı? Yok mu? Evet, bu cevabı duyabiliyorum çünkü Google herkes için vazgeçilmez bir arama motoru servisi haline geldi. Hepimiz günde en az bir ya da iki kere Google’ı ziyaret edip ordan sayısız bilgilere ulaşmaya çalışıyoruz. Peki acaba hiç şöyle dediniz mi dünyada en çok kullanılan bu arama motorunu sizde kullanırken ? Yahu ben bu Google’ı kullanıyorum ama acaba bu nasıl kuruldu kim kurdu ya da kimler tarafından kuruldu ve acaba ismi neden Google kimin aklına gelmiş Google demek diye ? Evet mi? O zaman sıkı durun çünkü sizleri çok ilginç bir hikâye bekliyor…

Evvel zaman içinde Larry Page ve Sergey Brin adında iki üniversite öğrencisi varmış. Bu iki üniversite öğrencisi hiç mi hiç anlaşamazlarmış. Hep fikir ayrılığına düşerler ve münakaşa ederlermiş fakat bir gün nasıl olduysa bu iki genç bir noktada birleşmiş ve ortaya harika bir fikir atmışlar. Bu fikrin sonucunda BackRub (sırtı ovmak) adında bir arama motoru ortaya çıkmış. Bu arama motorunun en önemli özelliği, arama botlarının girilen bir web sitesinin arka plandaki linklerini bulup, analiz edebilmesiymiş. Ayrıca bunun hızlı ve sade olması gerektiğini de düşünmüşler. 1998 yılında Larry ve Sergey motorlarını daha da geliştirdikten sonra, arama motorlarının hafızaya aldığı verileri depolayacak yeterli miktarda sabit disk almak istiyorlarmış. Fakat ne yazık ki yeterli paraları yokmuş. Haliyle bu bizim iki kafadar da, çok ucuza buldukları tam 1 terabyte'lık (1000GB) diskleri kredi kartlarıyla satın almışlar. Artık kabuğuna sığmayan bu iki arkadaş, önce Yahoo'nun kurucusu ve sahibi David Filo'ya danışmışlar. Fakat sadece danışmakla kalmışlar çünkü Filo, bu iki gencin ileride başına dert olabileceğini hiç mi hiç hesaba katmamış. Yahoo ile görüşmelerinde umduklarını bulamayan iki maceperest bu kez rotalarını Sun Mycrosystems firmasının kurucusu olan Andy Bechtolshelm’e çevirmişler. Bu görüşmede Google tasarımcıları Bechtolshelm’in hem övgülerini, hem de 100.000$’lık çekini almışlar. Fakat kader bu ya Larry ve Sergey, bir firma sahibi olamadıkları için bu yaklaşık 100.000$ ‘lık çeki hesaplarına aktaramamışlar. Tüm olup bitenlerin üzerine Larry Page ve Sergey Brin, “BackRub” Türkçe’de sırtı ovmak manasına gelen ilk şirketlerini kurmuşlar. Bu iki dahimizin matematiğe karşı aşırı ilgilerinden olacak, matematikte sonsuz sayıyı temsil eden, Milton Sirrota tarafından, Kasnel ve James Newman’ın yayınlamış oldukları "Matematik ve Hayal Gücü" adlı kitapla ünlenen googol kelimesinin üzerinde oynamaları sonucu site için google adını uygun bulmuşlar. Logo renklerinin ilginç anlamı da parasızlıktan Legolarla yaptıkları bilgisayar kasasında saklıymış.

Ve beklenen gün gelmiş Eylül 1998 ‘de, Google Inc adı altında bu şirketi kurmuşlar… Bundan sonrada güzel günler artık kapıdaymış. Daha bir yaşını doldurmadan Google, Time dergisinin en iyi 10 teknoloji şirketi arasında kendine yer bulmuş. 2000 yılının ortalarında ise Google İngilizce dışında 10 dilde daha arama yapma imkanı verecek şekilde geliştirilmiş. Bu yılın sonlarında program “ en iyi internet buluşu” ödülüne değer görülmüş ve Google’ın tarama yaptığı site sayısı 1,3 milyara ulaşmış.

Ne dersiniz ilginç bir hikaye değil mi? Stanford Üniversitesi bilgisayar bölümü öğrencileri ve Google.com’un kurucuları olan iki girişimci ruhun birbirleri ile farklı fikirlere sahip olmaları ortaya bugün kullandığımız gelişmiş arama motorunun ortaya çıkmasını sağladı.Peki bugün internet kullanıcıları arama motoru olarak niçin en çok Google’ı tercih ediyor? Cevap oldukça basit, çünkü tasarımı oldukça sade ve kullanımı da bir o kadar kolay. En doğru bilgilere en hızlı şekilde ulaşabiliyoruz. Tabi bütün bunlar için sadece algoritmalar yeterli olmuyor. Çünkü kendi kendine öğrenen ve kendini geliştiren bir algoritmanın gerekliliğine inanıyorlar e haliyle sürekli olarak da arama motorunu güncelliyorlar. Internette müşteri sadakatinin de düşük olmasından ötürü sürekli gelişim ve yeniliğin şart olduğunu düşünüyorlar. Google şu anda kazancının büyük bölümünü arama sonuçlarında ki reklamlar ve adwords hizmetinden elde ediyor. Dikkat çekici, bilgilendirici, eğlenceli, kişinin kendiyle ilgili reklamların internet ortamında sunulması diğer reklam mecralarına göre daha kolay ve sonuçları daha etkili olduğu için internette reklam trendinde hızlı bir artış bulunuyor. Google, şu an dünya çapında kimi zamanlarda saniyede 2 bin arama sayısına ulaşmış durumda. Aramaların yarısı ABD'den gerçekleşirken, aramada 100'e yakın ayrı dil kullanılabilmekte. 4 milyardan fazla internet belge sayfası yarım saniyede taranabilmekte.

Ayrıca, günümüzde kullanıcıların bilgi çağını yönettikleri düşünülürse Google'ın müşterilere verdiği önemin sebebi de anlaşılmaktadır. İnternette 10 yıl önce 70 milyon kullanıcı varken bugün bu sayı 1.2 milyara ulaşmış durumda. Öte yandan Google için kullanıcı tabanlı içerik çok önemli. Bu sebepten dolayı bloglar ve forumlar arama sonuçlarında üstte yer alıyor.

24 yaşlarında olan Sergey Brin ve Larry Page ‘in küçük bir garajda Google devini oluşturma serüvenini işte böyle. Demek ki neymiş, bir insanı başarılı kılan yapmak istedikleri işin peşinden koşacak özgür bir alana sahip olmak ve girişimcilik ruhunu yakalamakmış…

17 Mart 2008 Pazartesi

Yok böyle bir site: GittiGidiyor...




Yemeksepeti'nin sahibi Nevzat Aydın'ın en iyi dostlardan en iyi ortaklıklar çıkmaz tezinin aksine, 3 sıkı dostun kuruculuğunda internet dünyasında 2001 yılından bu yana hizmet veren gittigidiyor, su anda Türkiye'deki pazarın %90'ını elinde bulunduran ve bu konuda dünyanın en iyisi ebay'le ortak olan bir e-ticaret iş modeli. Ebay'le ortaklık ve %90'lık pazar payı üzerine ne yazsak sanıyorum boş.



ODTÜ Makine'den Tolga Kabataş ve İTÜ Mimarlık'tan Serkan Borançılı ve Burak Divanoğlu'nun 2000 yılında e-ticaret işine karar verip bu konu üzerinde 1 senelik kafa yorma ve alt yapı hazırlıklarını tamamlanın ardından 2001 yılında ortaya çıktı gittigidiyor. O günlerde kodlamalar dışındaki tüm işleri sadece kendileri yaparken şu anda 172 kişilik büyük bir insan gücüne sahipler.



O zamanlar sadece internet şirketlerinin değil, tüm firmaların belası olan kriz dönemleri. Bu zor günler zor da olsa atlatıldıktan sonra esas ivmesini 2003 sonlarında kazanıyor gittigidiyor. 40.000$'lık sermayeyle çıktıkları bu yolda meyveleri ancak 2003 sonuna doğru toplamaya başlayabiliyorlar. 2004'ten itibaren önünü daha iyi görebilmesiyle birlikte artık ntvmsnbc'deki pazarlama aktiviteleri ve reklamlar başlıyor. O zamanlarda 100.000 kayıtlı kullanıcıya ulaşan gittigidiyor'un başarı hikayesini anlamak için günümüzde ulaştığı 1.800.000 kayıtlı kullanıcı, 750.000'in üzerinde satışa sunulan ürün, aylık 6 milyon farklı kişi tarafından ziyaret edilme, günde 9 milyon sayfa gösterimi gibi rakamları sadece biliyor olmak bile yeterli.



2004 yılında gittigidiyor'a rakip olmak isteyen Türk firmalar, dünya devi e-bay ile ortaklığa gitmenin hesaplarını yaparken devreye giren site ebay'e; “Madem Türkiye'ye girme düşünceniz var, gelin bu işi lider olan bizle yapın” teklifinde bulundu. Yaklaşık 3 sene süren karşılıklı görüşmeler sonucunda Tolga, Serkan ve Burak'ın büyük çabaları sonucunda %10'luk bir hisseyle ebay gittigidiyor'a ortak oldu.




Günümüze kadar gelen sürede tabii ki gittigidiyor'u taklit edenler ve ona rakip olmaya çalışanlar oldu. Ancak pazarın %90'ına hükmeden bir site bu rakiplerden hiç rahatsız olmadı. Bu %90 rakamının günümüzde de büyümeye devam ettiğini düşündüğümüzde sitenin Türkiye'de neredeyse tekel gibi hareket etme gücü olduğunu söylememiz yanlış olmaz.
Gittigidiyor bünyesinde Operasyon, Muhasebe/Finans, Pazarlama, IT ve İK departmanları bulunmakta. Operasyon departmanında çalışan 40 kişilik uzman ekip günde 3000-3500 soruyla(kişiyle) muhattap oluyor. O yüzden bu sayının en kısa sürede artırılması gündemde.


İnternetten satış yapan firmaların en büyük sorunlarından biri olan güvenliği 4 adımlık bir sistemle oluşturmuş durumda gittigidiyor. Bunlar;
1- Ürünü Al: Alıcı, satın aldığı ürün bedelini Satıcı'ya değil, havuz hesabına öder. Ödenen tutar, havuz hesabında Alıcı adına bloke edilir.
2- Evinde İncele: Satıcı ürünü Alıcı'ya kargo yoluyla gönderir. Alıcı, ürünü teslim alır ve evinde inceler (henüz para Satıcı'ya ödenmemiştir).
3- Onay Ver: Alıcı, teslim aldığı üründe herhangi bir sorun bulunmadığından emin olduktan sonra Satıcı'ya ödeme yapılması için GittiGidiyor'a onay verir.
4- Paran Satıcıya Aktarılsın: Alıcı'nın onay vermesiyle ürün bedeli, GittiGidiyor tarafından Satıcı'nın banka hesabına transfer edilir.

Bu zinciri takip eden know-how'ı güçlü 8 kişilik bir müşteri hizmetleri ekibi var. Bu ekip risk yönetimi, sahte kullanıcı, sahte ürün ve site güvenliği gibi konullardan mesul.Ayrıca çalıntı malların satışı ile ilgili olarak gittigidyor yönetimi polis ile sürekli irtibat ve işbirliği halinde.


Nasıl para kazandıklarına gelince...
Satıcılar ürünlerini listeleyebilmek için bir ücret ödemek zorunda. Ücret ürünün fiyatına ve çoklu satış olup olmadığına göre değişiyor. Listeleme ücreti doğal bir filtreleme görevi görüyor, böylece site çöp ürünlerden kurtulmuş oluyor. Bu durum sitenin büyüme hızını yavaşlatsa da kalitesini arttıran bir unsur olarak karşımıza çıkıyor. Satıştan sonra ise son fiyat üzerinden %10 komisyon alınıyor. Bu oran diğer açık arttırma sitelerine göre biraz yüksek olsada bu kadar büyük bir alıcı kitlesine sahip olan sitede son satış fiyatı diğerlerine göre daha yüksek olduğundan satıcılar bu orana razı oluyorlar.


İşte tüm bu bilgiler ışığında, gittigidiyor'un başarısını düşünürken, Burak Divanlıoğlu aslında hepimizin bildiği sırlarını açıklıyor. “İşimize kendimizi adamak.”


Gerçekten de hangi konuda olursa olsun, başarı hikayelerini öğrendiğimiz kişilerin ortak noktası bu.İşini severek ve kendini adayarak yapmak...

Tek tıkla dünyalar önünde: Yemeksepeti




Yemek yemek ve yapmak belki de dünyada insanın tadabileceği en güzel zevklerden birisi. Hele de biraz yaratıcıysanız ve damak tadına sahipseniz, mutfakta çeşit çeşit baharatlar yardımıyla klasik pişirme yöntemlerine yeni detaylar katarak annenizin alıştığınız yemeğini bambaşka bir şekilde ortaya koyuyor ve afiyetle yiyorsanız, bu zevkin ne demek olduğunu siz de biliyorsunuzdur.


Ancak günümüzde bunu yapacak zamanı bulabilmek için pazar gününü beklemeniz gerekiyor. Sabah güzel bir kahvaltı, akşama da leziz bir yemek hazırlayabilmek için zaman bulma ihtimalinizin bulunduğu tek gün! İşte benim için pazar günü zevk için yemek günü. Diğerleri sadece “ Aç ayı oynamaz” atasözümüzün doğruluğu çerçevesinde sadece doymak amaçlı. Bu bağlamda en büyük yardımcım - yemek hazırlamaya, hatta çıkıp bir şeyler atıştırmaya bile zaman ya da güç bulamadığım zamanlarda – http://www.yemeksepeti.com/.


Amazon.com’un CEO’su Jeff Bezos’un “Biz insanlara daha az para harcatmaya çalışan bir şirket olacağız.” sözünden hareketle bu işe atılan Nevzat Aydın, 2001 yılının Ocak ayında yemeksepeti.com’u kurdu. Gelişme politikaları olarak da “internetin kullanıldığı ve paket servisin olduğu her yerde yemeksepeti kurulabilir.” cümlesini benimsedi.


60 milyon $’lık başarısız bir ixir projesi ile neredeyse aynı zamanda, Kasım 2000 ve Şubat 2001 gibi iki büyük krizin arasında sadece 180.000$’lık yatırımla kurulan bir site yemeksepeti. O zamanlarda siteye inançlarının oldukça yüksek olduğunu belirten Aydın, parayı doğru kullanmanın önemini bu aşamada çok iyi anladıklarını söyledi. Ayrıca böyle bir kriz ortamında kurulmuş ve hayatta kalmış olmanın avantajlarının da olduğunu belirten Aydın, 2004’e kadar karşılarına rakip çıkmadığını belirtiyor. İnternet dünyasını göz önüne aldığımızda 3 senede başarılı bir şirketin deyim yerindeyse “Atı almış, Üsküdar’ı geçmiş.” olacağını düşündüğümüzde herhangi bir rakibin yemeksepetini zorlaması söz konusu bile değil.


Nevzat Aydın’ın tecrübeleri doğrultusunda inandığı üç önemli gerçeğe göz atacak olursak:
-Her zaman en iyi arkadaşınız iş ortaklığı için en doğru kişi olmayabilir.
-1000 fikir, 7 proje, 2 başarı öyküsü…
-Doğru yer, doğru proje, doğru zaman…

Bu prensipleri uygulayan ve siteye her aşamada inancının tam olduğunu belirten Nevzat Aydın’ın yemeksepeti şu anda 2.500 üye restoran, 350.000 kullanıcı, günde 30.000 sipariş, 2720 de en fazla sipariş veren müşteri gibi olağanüstü rakamlara sahip. Siteye üye olanların %41’i ise aktif olarak sipariş vermekte ki bu rakam genel olarak internetten satış yapan firmalar incelendiğinde %1-2 civarında.


Yurtdışında örneği bulunmayan yemeksepeti modelinde restoranlar ve kullanıcıların istekleri ayrı ayrı değerlendirilerek ortak bir payda da uzlaşma sağlanmış durumda. Restoranlar tanımadıkları bir siteye ödeme yapmak istemiyor, teslimatı kendileri yapmak ve parayı kendilerinin almasını istiyorlardı. Kullanıcılar ise kredi kartı numarası vermek istemiyor, yemeği alırken ödeme yapmak istiyorlardı. Ayrıca yemeğin kalitesi ve kimi muhatap alacakları konusunda şüpheleri vardı. Tüm bu sorunları gidermek için üyelerden herhangi bir ücret alınmayan, sipariş geldiğinde kapıda ödeme yapmalarına olanak sağlayan, markalı ürünlerin bulunduğu, şikayetlerin direk kendilerine yapıldığı ve en güncel menülerin bulunduğu, restoranlardan ise aldıkları sipariş üstünden komisyon ücreti alan, siparişlerin faks ya da telefonla bildiren bir sistem kurdular. Böylece hem kullanıcıların memnun kalması hem de restoranların işine ve zamanına minimum müdahale edilmesi sağlandı.


Yemeksepeti’nin çalışma prensibi;

1-Kullanıcı yemeksepeti.com'a girip siparişini veriyor.

2-Yemeksepeti 'ne gelen bu sipariş ilgili restorana iletiliyor. Bu iletim, eğer restoran belli bir sayının üzerinde sipariş alıyorsa post cihazıyla (kurulum ücreti tamamen yemeksepeti'ne ait olan) gönderiliyor diğer türlü telefonla bildiriliyor.

3-Restoran siparişi hazırlıyor ve yemeği götürecek kişiye teslim ediyor.

4- Sipariş kullanıcıya (10-45 dk arasında) teslim ediliyor.

5-Kullanıcı ödemeyi kapıda yapıyor: Nakit, kredi kartı, sodexho, ticket şeklinde ödeme yapabiliyor.
6-Yemeksepeti de bu ödeme üzerinden %10 komisyon alıyor.



Yemeksepetinin karşılaştığı zorluklara gelince, bunların başında insanlara hemen ulaşması gereken bir satışın yapılıyor olması. Bu yüzden gecikmeye karşı her türlü önlem alınmalı. Ayrıca müşteri memnun etmenin zorluğu da göz önüne alındığında bu işlem oldukça zorlayıcı olabiliyor. Bu yüzden operasyon bölümünde çalışan 24 kişinin pür dikkat çalışması gerekiyor.
Yemeksepetinin ilk olmasının sağladığı avantajın yanında, bu işin ilk kez yapılması önyargılı yaklaşımlara sebep olabiliyor.

Yemeksepeti, “Hiçbir sadakat programı, kötü hizmet ve ürünün üstesinden gelemez” anlayışıyla, müşteri daima haklıdır prensibini benimsemekte.

Oldukça başarılı olan bu sitede, başarının artması için;
-Puanlama sistemi getirildi.
-Canlı yardım ile sorunların hemen çözümü sağlandı.
-GPRS Pos sistemiyle restoranların siparişleri daha hızlı alması sağlandı.
-SMS ya da Digitürk yoluyla sipariş alınmaya başlandı.
-DVD promosyonu uygulaması başladı.
-İngilizce kullanım sayesinde yabancılara da ulaşıldı.
Nevzat Aydın'ın “Riskleri genç yaşta almak daha kolay, yaş ilerledikçe insan risk almaktan kaçınıyor” sözü, başarıya ulaşmanın başlıca noktalarından olan riski almak ve başarmak prensibini uygulayabilmek için genç yaşta bu tür işlere atılmanın önemini ortaya koyan canlı bir örnek olarak karşımıza çıktı.

Saat=Alışverişsaati

Kudret Çurey: İsim
1978: Doğum Tarihi
1996: YTÜ. Makine Mühendisliğine girişi
2002: Amerika Tatili
2006: Üniversite Mezunu
2008: Alışveriş Saati gerçeği

İşte kısaca aysbergin görünen yüzü…

2002 yılında ağabeyinin yanına tatil için Amerika’ya giden Çurey, burada özellikle bilet satın alma işlemlerinin tümünün internetten yapıldığını ve bunun kendi geleceği için büyük bir fırsat yaratabileceğinin farkına vardı. Bu süreçte e-bay gerçeğiyle tanışan Çurey, bu kısa tatili, tatil olmaktan çıkarıp bir iş seyahatine dönüştürdü. E-bay ve internetten satış yapan diğer firmaların yetkilileriyle görüşebilmek için farklı eyaletlerde bu firma yetkilileri ile randevular ayarladı, onlarla fikir alışverişlerinde bulundu.

Bu görüşmelerden elde ettiği tecrübeleri Türkiye’de hayata geçirmeye karar veren Çurey, detaylı bir piyasa araştırmasından sonra, internette saat sektörünün boşta olduğunu, kimse tarafından bu konuya el atılmadığını öğrendi. Zaten o sırada Türkiye’de internet üzerinden satış yapan firmaların sayısı bir elin parmakları kadardı. Alışveriş saati fikrini hayata geçirmeden önce birkaç siteye saat satışı yaparak, bu sektöre bakış açısı hakkında genel bir fikir sahibi olurken, kendi planına alt yapıyı hazırladı.

2004 yılında alışveriş saatini hayata geçiren Çurey, saatin bir lüks olduğunun farkındaydı. Bu yüzden siteyi bir alışveriş ortamından çok görsel bir öğe olarak hazırladı. Öncelikli amacı insanların sitede gezmesi ve siteyi tanımasıydı. Daha sonra yaptığı incelemeler sonucunda Türkiye’de internet üzerinden satışın önündeki en büyük engelin güven unsurunun oluşamaması olduğunu fark eden Çurey, siteye girenlerin ulaşabileceği ve istedikleri soruların cevabını bulabilecekleri bir mobil iletişim servisi kurarak, insanların telefon yoluyla alışveriş saatine ulaşmasını sağladı.

Kurulduğu ilk günlerde günde bir saat bile satmakta zorlanan sitenin şu anda 150.000 üyesi bulunmakta. Günde ortalama 130-140 saat satılan sitenin başarısını; güven ve pazardaki ilk ve doğru ilk olmaya bağlayan Çurey, insanların saat alırken dokunmak ve görmek isteklerini başka mağazalar yoluyla değil, alışveriş saati vasıtasıyla gerçekleştirebilmeleri için Sirkeci’de bir mağaza açmaya karar verdi ve bunu da gerçekleştirdi.

Girişimcilerin önünde önce fiziki kurum sonra internet ya da önce internet sonra fiziki kurumda faaliyet göstermek olduğunu belirten Çurey, ikinci seçeneğin işlerliğinin daha verimli ve kolay olduğunu belirtiyor. Şu anda saat konusunda dünyada en çok tıklanan ikinci site olan alışveriş saatini, dolaylı yollardan Kore’den, Avustralya’ya, Amerika’dan, Güney Afrika’ya kadar hemen her yerden insanlar ziyaret ediyor. Önümüzdeki yıllarda yurtdışına açılmayı hedefleyen Çurey’e baş koyduğu ve şu ana kadar başarıyla ilerlediği bu yolda başarılarının devamını diliyorum.

26 Şubat 2008 Salı

Embrio'la internete yeni bir bakış...

E-Ticaret dersimiz kapsamında, teoriyle pratiği buluşturmak amacıyla dönem boyunca bizlerle birlikte olacak firmalardan ilki embrio’ydu. Embrio’nun sahibi Hamit Kekeç’in katılımıyla interaktif olarak gerçekleştirdiğimiz sunumda internet şirketleri hakkında çok önemli bilgilere ulaştık ve farklı durumları tartıştık.

Elde ettiğimiz en önemli sonuç internet dünyasında bir numara olmanın önemiydi. İnternette iş yapmaya başlayacak şirketin hedefinin asla 2.lik ya da 3.lük olmaması gerektiği, hedefin liderlik olması ilk unsurdu. Çünkü hemen her konuda sadece liderlerin ismini hatırlayabildik. Arama motorunda google, izinli pazarlamada süperteklif, yemek siparişinde yemek sepeti, videoda youtube dışında çok az sitenin ismini hatırladık. Bu da liderlerin makası ne kadar açtığının pratikte olan göstergesiydi. Önde olmanın gerekleri olarak; doğru işi, doğru insanla, doğru stratejiyle ve doğru hızla yapmamız gerektiğini tartıştık. Bu firmaların fark yaratması üstün konuma gelmelerinin çok önemli diğer bir özelliğiydi. Pazara girecek firmanın fark yaratması, taklitle işe girmemesi gerektiğini konuştuk. Paramız varsa ve pazara gireceksek en etkili yolun lideri satın alma olduğunu gördük ve örneklerle inceledik.

Genel anlamda incelediğimizde internette iş yapılacak en temiz işler olarak; interaktivitesi bol, merak uyandıran, fark yaratan, sürtünmesi az, güvenilir ve hedef kitlesi belli şirket yaratmak olduğu sonucuna vardık. Yahoo’nun son yıllarda düşüşünü her işi yapmaya çalışmak ve fark yaratamamak olduğunu gördük. İnternet anlamında bize yeni bir ufuk açan ve değerli bilgilerini bizlerle paylaşan Hamit Bey’e çok teşekkür ederiz.

11 Şubat 2008 Pazartesi

Wirecard: "Dünyanın her yerinde hızlı ve güvenli alışveriş"

Wirecard AG, merkezi Almanya'da bulunan, global bir finansal hizmetler ve teknoloji firmasıdır. Firma, dünya genelindeki 7.000’den fazla kurumsal müşterisine ödeme işlemleri, kart ihracı ve risk yönetimi hizmetleri sunmaktadır. İnternet üzerinden ödeme yapılan yeni hizmeti Wirecard ile, PayPal ve Western Union ile rekabet etmektedir. Wirecard Bank AG Almanya Bankacılık Lisansı ile faaliyet göstermektedir ve Visa, MasterCard ile JCB’nin ana üyesidir. Wirecard AG’nin hisse senetleri, Frankfurt Menkul Kıymetler Borsası’nda işlem görmektedir.


Daha fazla alışveriş, daha fazla güvenlik, daha fazla imkan

Wirecard, akıllı İnternet ödeme çözümüdür. Wirecard MasterCard'ın uluslararası ağını kullanmaktadır. Bu, MasterCard'ın kabul edildiği her yerde Wirecard ile ödeme yapabileceğiniz anlamına gelir. Yıllık ücret ya da herhangi başka yükümlülükler yoktur. Wirecard ile dünyada MasterCard kabul edilen her yerde milyonlarca satıcıya hızlı ve güvenli ödeme yapılabilmektedir.

Şöyle kullanılır:


Wirecard ile ilk para yatırma işlemini yaptığınızda, Wirecard hesabınızda kişisel sanal MasterCard verileriniz gösterilir. Bu veriler kredi kartı numarası, son kullanım tarihi ve kart kimlik numarası gibi İnternet'te alışveriş yapmanız için gerekli her şeyi içerir. Böylece Wirecard ile milyonlarca web mağazasında ve eğlence sitesinde ödeme yöntemi olarak MasterCard seçilebilir.

Ürünler ve Hizmetler

Kasım 2006'da Wirecard, İnternet’ten ödeme hizmeti olan "Wirecard"ı hizmete sokmuştur. Çevrimiçi kaydolan müşteriler Wirecard Bank’ta hesap açarak, hesaplarına nakit olarak, kartla, doğrudan tahsilatla, havaleyle ve birçok diğer yerel ödeme yöntemiyle para yatırabilmektedir. Bu ürün, tüketicilerin dünyanın her yerindeki milyonlarca MasterCard kabul eden işyerinden alışveriş yapabilecekleri, ücretsiz, ön ödemeli sanal bir MasterCard’ı da içerir. Standart MasterCard ürünlerinin yanı sıra, Wirecard sistemi, uluslararası kullanıcıların birbirlerine gerçek zamanlı olarak para gönderebilmesini de sağlamaktadır. İsteğe bağlı olarak verilen fiziksel MasterCard ile kullanıcılar dünya genelindeki MasterCard kabul eden 24,7 milyon fiziksel noktada ödeme yapabilir ve 1 milyon civarı ATM’den nakit çekebilir.
Wirecard'ın elektronik ödeme işlemleri ve risk yönetimi platformu, 85’i aşkın yerel ve uluslararası ödeme ve sahtekarlığa karşı korunma programını desteklemektedir. Wirecard AG, ADP CardClear ile IATA’ya da üyedir.
Wirecard’ın Tedarikçi ve Komisyon Ödemeleri (SCP) ürünü, tedarikçilerin ve satış acentelerinin ödemelerine ilişkin global ve otomatik takas hizmeti sağlamaktadır. Bu hizmet, Wirecard Bank AG’nin otomatik olarak “sanal” kredi kartları ihraç etmesini esas alır. Yurtdışına gönderilmesi gereken tedarikçi veya komisyon ödemelerine (örn. otellerin seyahat acentelerine gönderdikleri aracılık ödemeleri), ilişkin para transferleri ve takası “sanal” kredi kart numaralarının tek kez ve kısıtlı kullanımı ile elektronik olarak gerçekleştirilmektedir.
Wirecard Bank AG, kurumsal müşterilerine Visa, MasterCard ve JCB kart kabul hizmetleri de sunmaktadır. Bireysel ve kurumsal müşteriler için çeşitli türlerde kredi ve ATM kartları ihraç edilmektedir.



Güvendesiniz...

Bir bankanın güvenliği ve internetin olanakları. Wirecard bu iki dünyanın avantajlarını bir araya getirerek, uluslararası bir hizmet sunmaktadır.

Güvenlik önlemleri:

*Wirecard Bank AG merkezi Almanya`da bulunan bir bankadır. Almanya Finansal Denetim Kuruluşu'nun (BaFin) denetimi altında faaliyet göstermektedir.

*Müşteri verileri, bilgilerin üçüncü taraflara açıklanmasına ilişkin yasaklar ve veri işleme sistemlerinin güvenliğini de kapsayan Alman veri koruma yasaları uyarınca korunmaktadır.

*Wirecard, Payment Card Industry Data Security Standard (PCI - Ödeme Kartları Sanayisi Veri Güvenliği Standardı) uygunluk sertifikasına sahiptir. PCI, Visa ve MasterCard tarafından tanımlanmış olan, kart ve hesap verileriyle güvenli bir şekilde çalışmayı sağlayan bir standarttır.


Finansal Bilgiler

Wirecard AG, 2006 mali yılı konsolide yıllık gelirlerini 81,94 milyon EUR olarak bildirmiştir. Bu rakam 55,5 milyon EUR olan bir önceki yıla ait tahmini rakamla karşılaştırıldığında, yaklaşık yüzde 47’lik bir büyümeyi ifade etmektedir. Vergi ve faiz öncesi işletme gelirleri (VFÖK), 2006 yılında yaklaşık yüzde 90 artarak, 2005 mali yılındaki 9,8 milyon EUR değerinden, 2006 yılında 18,56 milyon EUR’ya yükselmiştir (Annual Report 2006).
Wirecard AG, 18 Eylül 2006 yılından bu yana, Deutsche Börse (Almanya Borsası) TecDAX endeksine kote edilmiştir ve DAX’a bağlı en büyük 30 Alman teknoloji şirketinin arasında yer almaktadır. Wirecard 31 Aralık 2006 itibariyle, Deutsche Börse AG, TecDAX sıralamasında, piyasa değeri büyüklüğünde 15. sıraya, ciro hacminde de 18. sıraya yerleşmiştir. Hisse senedi başına düşen adi kazanç ile değer artışı halindeki kazanç, 2005 mali yılındaki 0,13 EUR değerinden, 2006 mali yılında 0,20 EUR’ya çıkmıştır.

Günümüzde hızla gelişen ortamda, internet üzerinden alışveriş yapmak bizlere zaman kazandırırken, kimi zaman bazı maddi avantajlar da sağlamaktadır. Ancak birçok kişi özellikle güvenlik konusundaki tereddütlerinden ötürü bu yolla alışverişten kaçınmaktadır. Wirecard'ın ortaya çıkışındaki temel amaç bu tereddütleri ortadan kaldırmaktır. Güvenilirliğinin ifade edilmesinin yanında, borsada işlem gören bir firma olması internetin avantajlarından, alışveriş konusunda da yararlanmamıza önayak olacaktır.